Kitap Hakkında: Beatrice & Virgil - Yann MARTEL

     Merhaba arkadaşlar, uzuncaa bir aradan sonra tekrar geldim😅 Peki ya neden geldim ve zaten kitaplarla ilgili iki farklı konu başlığı varken neden üçüncüsünü açtığımı soracak olursanız açıkçası ben de tam olarak bilmiyorum. Yani yeni başlığı neden açtığımı. Sanırım bu "Kitap Hakkında" köşesine önermek konusunda kararsız kaldığım ama yine de kitapla ilgili sizi bilgilendirmek istediğim kitap için açtım yani ben de tam sebebini kestiremiyorum😅 Neyse hadi kitabımıza geçelim.

        Beatrice & Virgil - Yann MARTEL

    Öncelikle sizinle arka kapağı paylaşayım ve arkasından da kitap hakkında biraz konuşalım.

"Cehennem mi, diye merak etti Henry. Artık İlahi Komedya ile ilgilerini anlıyordu. Dante'ye cehennem ve Araf boyunca Virgil rehberlik ediyordu, cennet yolunda da Beatrice. Edebiyata ilgili bir tahnit ustasının kahramanlarını iç içe olduğu malzemelerden seçmesinden daha doğal ne olabilirdi ki?"
Soykırım hakkındaki kitabı beklediği ilgiyi göremeyince Henry radikal bir karar verir ve yazmayı bırakır. Ancak bir gün eline tuhaf bir paket geçer. Pakette Gustave Flaubert'in kısa bir hikâyesiyle paketi gönderen kişi tarafından yazılmış bir tiyatro oyunu vardır. Merak romancıyı yaşlı bir tahnit ustasına ulaştırır. Bu garip ve mesafeli adamın dünyasının içine çekildikçe Henry, oyunun kahramanları olan aç ve korku dolu eşek Beatrice ve maymun Virgil' in epik yolculuğuna da tanıklık eder. 
Yann Martel, önemini asla yitirmeyecek olan bir temayı muhteşem ve iç içe geçmiş bir hikâyeyle anlatıyor.

    Arka kapağı da gördüğümüze göre üzerine konuşmaya başlayabiliriz. Öncelikle ana karakterimizin ismi anladığınız üzere Henry ve kendisi bir yazar. Son yazdığı kitabın basımı ile alakalı yayın evi ile arasında sıkıntılar yaşamaya başlar ve bu sıkıntılarla baş edemeyeceğini düşündüğü noktada da
"...Istırabın içine kenetlendiysen eğer, bu dünyadaki günlerinin sayılı olduğunu ve geri kalan zamanının en iyi şekilde yaşayabileceğini hatırla" (syf:24)
diye düşünerek hayatında dönüm noktası sayılabilecek bir karar alır; yazarlığı bırakmak. 
    Eşiyle birlikte başka bir ülkede hiç bilmedikleri yeni bir yere taşınırlar. Henry yazmayı bırakmış olsa da insanlar onun önceden yazdığı kitapları okudukları için hala ona hediye ve mektuplarını ulaştırmaya çalışmaktadırlar. Ve günlerden bir güünn.. deyip de iyice masala bağlamadan toparlamaya çalışacağım😅
    Gelen postalardan birinde arka kapakta da bahsedilen tahnit ustasının yazdığı tiyatro oyunu ve mektup da geliyor ki şöyle söyleyeyim karakterimiz o postayı açıp da o tiyatro oyununun yanında gelen diğer eserdeki vurgulanan yerleri okumaya başlayana kadar kitabı okumayı bırakmak isteyebilirsiniz ama sabredin ve bu konuda bir minik uyarı oraya geldiğinizde hem merak edeceksiniz hem de bir minik içiniz acıyabilir, oralar biraz kırıcı ve üzücü. Neyse sonra Henry bu tahnit (kitapta tahnit için 'ölüyü bozulmaması için ilaçlama' diye dip not eklenmiş) ustasını bulmaya gidiyor ve asıl karmaşık hikaye başlıyor.
    Son 40, 50 sayfaya kadar Henry gibi siz de ne olduğuna anlam veremeyebilirsiniz, tahminlerde bulunabilirsiniz. Tahnit ustamızla ilgili de şunu söylemeliyim ki adam size bir süre sinir bozucu ve yabani birisi gibi gelebilir ama kitabın sonunda duygularınız biraz değişecek. Yalnız iyi yönde değil, nefret edip iğrenebilirsiniz, bende öyle oldu en azından.

    Ve evet spoiler vermemek için kitap hakkındaki düşüncelerime burada son verip size kitaptan bir kaç alıntı yapacağım ki okumayı düşünenler için yazarın dilini de biraz göstermiş olurum.

"Doğaya çıkın, sıradan ve sıra dışı olanların yok olduğunu fark edeceksiniz, üçte ikisi çekip gitmiș. Doğru, bazı yerlerde hala bir sürü görebilirsiniz, ama gördüğünüz yerler koruma altındaki alanlar parklar ve hayvanat bahçeleri gibi özel yerler. Hayvanların doğal kaynaşması yok artık." (syf: 86)

"Zihinsel korku, estetik neşe, sessiz minnet, pervasız hatıralar, ince alay... tüm bunlar korku yüzünden iç içe geçtiler ve onu donuk bakışlı, çoğu zaman umursamaz biri haline getirdiler. Eğer Beatrice hayatında olmasaydı, diyor Virgil, hiçbir şey hissedemeyecekti. Her şey, hatta belki korku bile yok olup gidecekti. Başıboş bir bedenden ibaret olacaktı, bir düşüncesiz eylemler çuvalı, içinde kimseciklerin yaşamadığı bir ev gibi." (syf: 121)

"Bu konuda konuşmak öyle zor ki. Canım acıdı, ıstırap doluydu... Bu konuda söylenecek tek şey bu gerçekten. Oysa bunu hissetmek! Tek bir kibritin alevi karşısında irkiliriz, oysa ben burada kor ateşin ortasındaydım." (syf: 163 - Beatrice)

"Unutma: ölüm döşeği için boş bir kahkaha. Kaybedecek tek bir anımız yok. Şu an mutlu olmalısın. Mutlu ol. Ben seninle öyle mutluyum, öyle mutluyum ki." (syf: 167 - Virgil)

      Ve bir kitabın daha sonuna geldik. Buraya kadar okuyan herkese teşekkürler. Kitapla ve bloğumla ilgili yorumlarınızı bekliyorum😊

     Herkese mutlu, huzurlu, bol kitaplı ve sadece hayal kurarak değil de o hayallerin gerçekleştiğini gördüğünüz günler dileğiyle. Sevgiler..  









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimce

Kitap Önerisi : Kan Tiyatrosu - Özgen BİÇGİN

Kitap Özeti : Kan Tiyatrosu - Özgen BİÇGİN