Kitap Özeti : Kan Tiyatrosu - Özgen BİÇGİN
Herkese merhaba. Geçenlerde önerisini yaptığım "Kan Tiyatrosu" kitabını belki hatırlarsınız. Kitabı merak eden ama almadan önce kitapla ilgili biraz daha bilgi edinmek isteyen olursa diyerekten bu sefer de aynı kitabın özetini paylaşmayı düşündüm. Bir de tabiki sürekli buraya yazacak bir şeyler bulmak zor olacağı için bu seferlik kolaya kaçtım gibi Bi şey olmuş oldu aslında😅
Hazırsanız kitabın kısa tanıtımı ve özetin geçebiliriz (gerçi bunda hazır olunması gereken bir durum yok ama olsun😄).
Kan Tiyatrosu Özeti
Kitabın adı: Kan Tiyatrosu
Yazarı: Özgen Biçgin
Yayın Evi ve Basım Tarihi: Eksik Parça Yayınevi / 2020
Kitap Özeti:
Nigel
ve Alp 2094 yılında Bonn şehrinde Dünya Küresel Güvenlik ve İstihbarat
Bürosu'nda çalışan iki emniyet görevlisidir. Bir gece aldıkları olağandışı bir
cinayet ihbarı üzerine çalışmaya başlarlar. Yüzünü tiyatro sembollerinden olan
ağlayan maske ile kapatmış , eski polis şapkalı (hikayeye göre eski) katil;
huzurevinde kalan eski fabrikatörü boğarak öldürür ama yakalanmaktan hiç
korkmuyormuşcasına olay yerine kendi kanını delil olarak bırakır. Nigel ve Alp
kan incelemelerinde katilin 2022 de karaciğer yetmezliğinden ölmüş olan eski
fabrikatör Jürgen Burghart'a ait olduğunu öğrenirler.
Ertesi
gün sabah saatlerinde hastaneden gelen yeni bir cinayet ihbarı ile ortalık
biraz daha karışır... Ağlayan yüz maskesi takan, eski polis şapkası giymiş
birisi, gece bekçiliğinden emekli olmuş olan yaşlı bir adamı hastahane odasında
boğarak öldürür. Kaçarken hastahanedeki güvenlik görevlisi tarafından
bacağından vurulur. Ve bu seferde kan incelemeleride 2023 yılında ağır KOAH dan
ölmüş olan Jürgen Burghart'ın fabrikasında çalışmış bir gece bekcisi Günter
Leiter'e ait olduğu anlaşılıyor.
Nigel
ve Alp bu iki ismi araştırıken zamanında Jürgen Burghart'ın fabrikasına giren
bir hırsızı Günter Leiter'in boğarak öldürüdüğüne dair bir haber bulurlar.
Davaya gizli tanık olarak katılmak isteyen dönemin Kan Bankası Müdürü Bertolf
Wolf'un "O zavallının vefatı hakkındaki bu dava Bay Burkhard, Bekçi Günter
ve Dirk Ludwing Meier tarafından yazılmış bir tiyatrodur..." ifadesine
rağmen meşru müdafaa gerekçesi ile suçsuz bulunan gece bekçisinin serbest
bırakıldığını ve dosyanın kapandığını öğreniyorlar.
Bir
yandan Dirk Ludwing Meier'i araştırıken bir yandan da bacağından vurulan 2.
cinayetin katilinin izini sürerler. İlk olarak Meier'in bir zamanlar Nigel ile
aynı işi yaptığını öğrenirler ve bu olay üzerine katil bu sefer de Nigel'e
evinde saldırı fakat onu öldürmek yerine sadece bayıltır ve orada da kanını
delil olarak bırakarak tekrar ortadan kaybolur. Yapılan kan incelemelerinde
Nigel'in evindeki kan da Dirk Ludving Meier'e ait olduğu ortaya çıkar.
Nigel
saldırının ardından ertesi gün kendine geldiğinde tekrar işinin başına geçer.
Bu sefer de bacağından vurulan adamın, tedavi amaçlı gittiği güzellik merkezi
olarak geçen bir çiftlik evinin izini bulurlar. Orada arama yapan ikili evin
bir odasının son teknoloji tıbbi cihazlarla dolu olduğunu görürler. Bu
cihazların arasında tam kan naklini sağlayan cihazlar ve düzinelerce boş kan
torbaları olduğunu görürler. Kan torbalarındaki kodlara göre de bu kanlar;
Jürgen Burghart, Günter Leiter ve Dirk Ludwing Meier'e aittir.
Nigel
katilin kim olduğunu ve bir şeyler anlatmaya çalıştığını o zaman anlamıştır.
Katil o anki Kan Bankası Müdürü Noah Zeit'den başkası değilidi ama neden
bunları yaptığını ve ne anlatmaya çalıştığını henüz anlamamışlardı. Nigel, Noah
Zeit hakkında yakalama kararı çıkartıp hemen peşine düştü.
Noah
Zeit yaklaşık 4 ay önce 3. evre beyin tümörü olduğunu öğrendiğinde can
çekişmeden ölmek için lojmanının bodrum katında bir halat aramaya koyulmuştu. O
sırada yaklaşık yüz yıl öncesinden kalma eski bir meslektaşının notlarını
buldu. Basit bir hırsızlık olayı gibi görünen olayın iç yüzünü öğrenince kan
dondurucu bir plan ile o kan tiyatrosunu tekrar sahnelemeye karar verdi.
Tüm
hazırlıkları tamamladı ve verilmesi gereken mesajları verdikten sonra Cinayet
Bürosu Amiri Nigel ve Alp ile yüzleşme zamanı gelmişti. Onları aracının GPS'i
ile Bonn şehrinden çıkarıp Köln'de ki bir mezarlığa çekti. Mezar taşında isim,
doğum ve ölüm tarihleri olmayan onun yerine "Hayat bir tiyatrodur, Kimse sonunu
bilemez... Dostunu seçebilirsin lakin, Kimse babasını seçemez..." dörtlüğü
yazan üstü açılmış olan bir mezarın yanına getirdi. Yıllar önce yaşanmış olan o
sözde hırsızlık vakasının aslında bir hırsızlık değil de Jürgen Burghart'ın
gayrimeşru oğlundan kurtulmak için kurduğu, Günter Leiter, Dirk Ludwing Meier
ve bir de kim olduğu bilinmeyen bir doktorun da içinde olduğu büyük bir kumpas
olduğunu açıkladı. Mezarda yatan ise Jürgen Burghart'ın gayrimeşru oğlu
Stephan'dan başkası değildi.
Bir asır öncesinden, meslektaşından ona miras kalan bu vicdan azabından kurtulmanın verdiği huzur ile daha fazla acı çekmek istemeyen Noah, orada Nigel ve Alp'in gözleri önünde intahar ederek bu hikayeye ve bilinmezlere bir son verir.
Ve güzel, heyecanlı bir kitabın sonuna geldik. Buraya kadar okuyan herkese teşekkürler.
Herkese mutlu, huzurlu ve sadece hayal kurarak değil de o hayallerin gerçekleştiğini gördüğünüz günler dileğiyle. Sevgiler..
Yorumlar
Yorum Gönder